Aslıhan Işıltan

Kitabın künyesi

Kitabın adı: 17. Yüzyıl Osmanlı/Türk Müziği Ali Ufki Araştırma ve İnceleme Yazıları – 1

Editörler: Nilgün Doğrusöz Dişiaçık, Olcay Muslu Gardner, Deniz Tunçer

Yayınevi: İTÜ Vakfı Yayınları

ISBN: 978-605-9581-18-9

Sayfa sayısı: 277

Fiyatı: Fiyat bilgisi kitapta yer almamaktadır.

1.Baskı: Eylül 2020, İstanbul.

KİTAP HAKKINDA KISA BİLGİ

Söz konusu kitap, Makale Yazıcılığı, Önsöz, Giriş ve devamında yer alan üç bölümden oluşmuştur. Makale Yazıcılığı başlıklı  “Ali Ufkî ve müziğine dair öncü çalışmaları olan” (Doğrusöz 2020, s. 12) Prof. Rûhi Ayangil’in imzasını taşıyan ilk yazıda, Ali Ufkî’nin Mecmua-ı Saz u Söz, Turc 292 yazmalarının müzik- tarihsel önemi, bu konuda çalışma yapan bilim insanları ve bu çalışmaların tarihçesi aktarılmıştır. Bu anlatımın yanı sıra Ali Ufkî’nin bu eserlerinin dönemin yaşamına, toplumsal ve idari yapısına ait bilgileri yansıtmasına da dikkat çekilmiştir.

Önsöz’de kitabın Ali Ufkî’nin dil, din ve müzik alanındaki eserleri çerçevesinde zengin kimliği değerlendirilmiştir. Bu bölümde Ali Ufkî’nin tarihsel konumunun imkân tanıdığı çalışma sahalarının geniş perspektifi, ilerideki çalışmalara da ışık tutan bir pencereden kitabın yazılma amacı, kitabın editörlerinden Prof. Dr. Nilgün Doğrusöz’ün anlatımında yazıya aktarılmıştır.

Giriş kısmında, “Kültürel Diplomasi, Kültürel Yetkinlik ve Kültürel Arabuluculuk”; “Raks, Raksiyye ve Peşrev”; ve “Üç El Yazması: Mecmua-i Saz ü Söz, Turc 292 ve Mezmur” ana başlıklarıyla kitabın üç ana bölümünde yer alan makaleler ve yazarları hakkında bilgilere yer verilmiştir.

1. BÖLÜM

KÜLTÜREL DİPLOMASİ, KÜLTÜREL YETKİNLİK VE

KÜLTÜREL ARABULUCULUK

ALİ UFKÎ BEY / WOJCIECH BOBOWSKI: A HISTORICAL FIGURE AS A CULTURAL BROKER IN CONTEMPORARY CULTURAL DIPLOMACY (s. 19-66)

Makalenin yazarı Varşova Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Enstitüsünde Kültürel Diplomasi alanında çalışan İpek Aynuksa’dır. Aynuksa sazende, santuri, şair ve besteci Ali Ufkî’yi çok yönlü ve kültürel çeşitliliğe sahip bir rönesans entelektüeli olarak tanımlamıştır. Giriş bölümünde Ali Ufkî, Kültürel Arabulucu, Kültürel Yetkinlik, Kültürel Diplomasi başlıkları ile anlatılmıştır. Onun Profesyonel Hayatı ve eserleri, Müzik, İlahiyat, Diller, Alan Çalışmaları, Bilirkişi (Uzman) tanımlamaları ve başlıkları ile ele alınmıştır. Müzik başlığında, Mecmua- ı Saz u Söz müzikal antoloji olarak değerlendirilmiştir. Ali Ufkî’nin beş yüzden fazla Türk Klasik ve Halk Müziği eserini derlediği, müzik yazısı ve önceki eğitim metodolojisini uyguladığı yeni müziğinin oluşturduğu dönemin özgün yazılı kaynağı, gelecek nesillere bırakılmış bir miras olarak nitelenmiştir. Bu yazılı belge niteliği aynı zamanda Avrupa notası ile kayda alınan ilk çalışma olarak tarihe notlanmıştır. Ali Ufkî’nin İlahiyat alanındaki tercüme eserleri ise uluslararası ilişkiler ve kültürel diplomasinin önemli bileşenleri olarak aktarılmıştır.

Lehçe, Latince, Almanca, Fransızca, İngilizce, İtalyanca, Antik ve Modern Yunanca, Türkçe, Persçe, İbranice ve Aramca Ali Ufkî’nin bildiği diller arasında sayılmıştır. Aynuksa, Ufkî’nin tercümanlığı, gramer ve konuşma üzerinde dil ile ilgili eserlerine Diller ve Tercümanlığı bölümünde yer vermiştir.

Alan Çalışmaları, Bilirkişi (Uzman), Dil öğreticisi olarak Ali Ufkî’nin profili, müzisyen, müzik öğretmeni ve tercüman, danışman ve bilgi kaynağı olma özellikleri de ele alınarak dönemde İstanbul’a gelen elçi, seyyah, biliminsanları, ticaret erbabı ve kanaat önderleri ile bağlantılarını Aynuksa, Antoine Galland, Franciszek Mesgnien Meninski, Mikolaj Bieganowski üzerinden tarihsel ve devletlerarası ilişkiler ve bağlantılarla aktarmıştır.

Ali Ufkî’nin hayatta iken basılan tek eseri Saray- Enderun, Osmanlı Devleti ve Enderun eğitiminde ve yönetiminde organizasyon, yapı, günlük hayat, kurallar, gelenekler Osmanlı iç politikaları ve yönetimine takip eden karar mercileri için detaylı birincil kaynak olarak teşhis edilmiştir.

Ali Ufkî’nin çok yönlü kimliği diplomasi kültür ve sanat ağında Geertz kültür kuramı bağlamında, anlam, sembol ve kavramlarla Osmanlı – Türk müziği notasyon, müzik sembolleri ve yazımı ile ilintilendirilmiştir. Besteci, müzisyen, şair ve santuri Ali Ufkî, dün ve bugün arasında kurulan kültürel diplomasi, kültürel geçişlilik, kültürel etkileşim köprüsünde kritik bir noktada yer almış ve Polonyalı Hristiyan ve Osmanlı Müslüman kimliğinde kültürlerarası iletişimi sembolize etmiştir.

Aynuksa Ali Ufkî’yi , müzikologlar, müzisyenler, tarihçiler, teologlar, dilbilimciler tercümanlar, antropologların çalışma alanında, kültürel mirasın izi olarak belirlemiş ve sözü edilen çalışma sahalarına disiplinler arası bir karakterle kültürel ilişkiler ve kültürel diplomasi perspektifi ekleme amacında olduğunu belirtmiştir.

A LOOK AT ALİ UFKÎ’S MECMUA-İ SAZ U SÖZ FROM THE VIEWPOINT OF THE AESTHETICS OF MUSIC: A COMPARATIVE ATTEMPT (s. 67-85)

Makalenin yazarı Masaryk Üniversitesi Müzikoloji departmanı, Doktora öğrencisi Vladimir Gärtner’dir. Makalede, Ali Ufkî’nin Mecmua- ı Saz u Söz’de kayıt altına aldığı Osmanlı Müziği’nde program müziğinin benzer yönlerinin bulunup bulunmadığı araştırılmıştır. Çalışma, Batı’ya ait olmayan müziğin anlaşılmasına dair araştırma yapan Avrupalı akademisyenleri diğer müzik kültürlerine ait çalışmalarına yakınlaştıran yeni ve karşılaştırmalı bir metot üzerine temellenmiştir. İlk bölümde müziğin ikonik (simgesel) işlevi, sonik ve kinetik analojilerine odaklanılmıştır. İkinci bölümde Osmanlı geleneksel müziğinde çalgı müziğinin isimlendirilmesi, İran kültürü ile bağı veya Osmanlı Askeri Müziği’ndeki işlevi tanımlanmıştır. Üçüncü bölümde kuş şarkılarındaki melodilere benzeyen çalgı müziği parçaları ses dalgaları ile örneklenmiştir.  Araştırmanın sonucunda Osmanlı müziğinin program müziğine bağlantılı izlerinin bazı çalgı müziği eserlerinde bulunması sebebi ile bu eserlerin Osmanlı müziğini çalışan Avrupalı öğrencilerin müzik estetiği müfredatında belirtilmesinin uygun olduğu aktarılmıştır.

2. BÖLÜM

RAKS, RAKSİYYE VE PEŞREV

ALİ UFKÎ’NİN MECMUA-İ SAZ-Ü SÖZ ESERİNDEKİ RAKS VE RAKSİYYELERİN USUL

YAPILARININ İNCELENMESİ (s. 89-134).

Makalenin yazarı Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, Antakya Devlet Konservatuvarı, Türk Müziği Bölümü, Türk Müziği Anasanat Dalı Dr. Öğretim Üyesi Olcay Muslu Gardner’dir.

Makalede, XVII. Yüzyıl Osmanlı/Türk müziği Raks ve Raksiyye eserlerinde kullanılan usuller güne ait bilgiler ile yorumlanmıştır.  Eserlerin seçiminde kaynak olarak Mecmua-i Saz ü Söz, Şükrü Elçin tıpkıbasımı ve [Turc 292] katalog defterden yararlanılmıştır. Mecmua-ı Saz ü Söz tıpkıbasımında yer alan on eser, Hakan Cevher’in Haza Mecmua- i Saz ü Söz çeviri yazım incelemesi ile karşılaştırılmış ve elde edilen bilgiler ile bu on eserin usul yapıları değerlendirilmiştir.  On eserdeki usuller, semai, sofyan, Türk aksağı, evfer, darb, frençkin olarak tespit edilmiştir. Günümüz bilgileri ile bu usuller değerlendirildiğinde dönemler arası evrimsel bir usul çalışmasının yapılmasının gerekliliği görülmüştür.

Mecmua-ı Saz ü Söz’de onaltı değişik usul, kırkiki adet usul ifade eden şeklin varlığı makalede belirlenmiştir. Mecmua- ı Saz-ü Söz’de Raks ve Raksiyye olarak kaydolunan on eserin altısı Raksiyye, 4’ü Raks olarak görülmüştür.

XVII. Yüzyılda Osmanlı müziğinin değişimi makam, ezgi ve usul ve çalgı yönünden divan müziği ile halk müziği unsurlarının birbirinde görülmeye başlandığı Kaygısız (2000: 183) tespiti ile aktarılmıştır.

Makalede Ruhi Ayangil’in Mecmua-ı Saz ü Söz’de kullanılan müzik yazısı ve işaretlerine ilişkin Western Notations in Turkish Music isimli yayınından Gardner çalışmasının çözümleme aşamasında kaynak olarak yararlanıldığı belirtilmiştir.

XVI. ve XVII. Yüzyılda eğlence unsurunun müzikteki karşılığı olarak Raksiyye ve bu dansı icra edenlere verilen isimler makalede tanımlanmıştır. Bu tanımlamalarda Ersu Pekin’in Surname’nin Müziği: 16 Yüzyılda İstanbul’da Çalgılar başlıklı çalışmasına, Metin And’ın Osmanlı Şenliklerinde Türk Sanatları eserlerindeki bilgilerin yanı sıra Meninski’nin Thomas Hyde ve Micklewright’ın vd. çalışmalarına ve sözlerine de kapsamlı olarak yer verilmiştir.

Makalenin Usuller ve Ali Ufkî’nin Musıki Yazısı Üzerine bölümünde usuller ve ilkeleri bahsi Feldman, Kantemiroğlu, Rauf Yekta, Tanburi Küçük Artin ve nihayetinde Fahrettin Yarkın tanımları ile yer almıştır.

Ali Ufkî Mecmua- Saz-ı Söz’deki Raks ve Raksiyyelerin Usul Yapılarının İncelenmesi bölümünde on eserin güfte hece vezinleri, usul sayıları ve düzüm şekilleri belirlenmiş ve açıklanmıştır.  Makalenin sonuç bölümünde bu çalışmada yer verilen on eserin Mecmua-ı Saz u Söz numaraları, zaman ve usul kalıplarını içeren bir tablo oluşturulmuştur.

“HAZA MECMUA-İ SAZ Ü SÖZ” DE “ALİ UFKİ BEĞ” ADIYLA KAYITLI İKİ PEŞREVİN KOMPOZİSYON AÇISINDAN İNCELENMESİ (s. 135-160)

Makalenin yazarı Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü, Müzik Eğitim Anabilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi İsmail Sınır’dır. Makalede Ali Ufkî’nin kısa hayat hikayesinin devamında eserlerinin kayda almasının önemi iki biçimde belirlenmiştir: “Kendisinden önceki kaynaklardan farklı olarak, herhangi teorik kaygı gütmeksizin, sadece Türk Müziği eserlerinin notaya aktarılması yoluyla dönemin müzik repertuvarını kayıt altına alması ve Türk Müziği eserlerinin batı notası ile kayıt altına alındığı ilk eser olması”.  Ali Ufkî’ye ait olduğu düşünülen iki peşrev makalede kompozisyon bakımından incelenmiş; biçim, makam, usul ve melodik örgü analiz edilmiştir. Melodik yapının analizi SPSS programında “serpilme diyagramı” grafik hali ile yorumlanmıştır. Analiz sonucunda bu iki eserin Türk peşrevlerinin yapısal özelliklerine uygun olduğu, makamsal yapı olarak dönemin üslubunu yansıttıkları belirlenmiştir. Bu peşrevlerin, HMSS’ün 300-301 (MSS sf. 70-1) ve 425-426 (MSS sf. 114-1) sayfalarında kayıtlı olduğu aktarılmıştır.

Makalenin Yapısal Kavramlar Üzerine bölümünde peşrev formu bilgileri açıklanmıştır. İncelenen iki peşrevde kullanılan makamlar, Muhayyer makamı ve Neva makamı; kullanılan usuller ise Düyek usulü ve Berevşan usulü üzerinden tahlil edilmiştir. Analiz bölümünde Formal Yapı, Makamsal Yapı, Usul Yapısı ve Melodik Yapı çalışması yapılmış, SPSS programı “serpilme diyagramı” değerlendirilmiş ve analiz sonuçlandırılmıştır.

Makalenin sonuç bölümünde, bu peşrevlerin yapısal olarak döneminin özelliklerini yansıttığı, MSS sf. 70-1’de yer alan peşrevin 4 hane 1 mülazime, muhayyer makamın inici seyrinde, MSS: sf. 114’te yer alan peşrevin ise 3 hane 1 mülazimeden oluştuğu ve Neva makamının inici – çıkıcı seyrinde bestelendiği belirtilmiştir.  MSS sf. 70-1‘deki eserin usul bakımından Ali Ufkî’nin Turc 292 yazmasında ve Kantemir edvarındaki Düyek usul anlatımına uymadığı, MSS. Sf. 114-1’deki peşrevin ise bu kaynaklardaki Berevşan usul tanımına uyduğu tespit edilmiştir.

III. BÖLÜM

ÜÇ EL YAZMASI: MECMUA-İ SAZ Ü SÖZ, TURC 292 ve MEZMUR

MECMUA- İ SAZ Ü SÖZ’DE TESPİT EDİLEN MESLEKLER VE ÜNVANLAR (s. 163-204)

Makalenin yazarı İstanbul Teknik Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Müzikoloji ve Müzik Teorisi Doktora Programı mezunu Zeynep Funda Yazıcı’dır. Makalede yaklaşık yirmi yılını Saray-ı Enderun’da geçiren Ali Ufkî’nin Mecmua- i Saz ü Söz’ünde yer alan eserlerin güftelerinde geçen meslek isimleri üzerinden tarama yapılmış ve dönemin önde gelen şahıslarının da tanınmasına katkıda bulunulmuştur. Çalışmada Hakan Cevher Haza Mecmua-i Saz ü Söz’de geçen güfteler esas alınmış ve bu güftelerde geçen meslekler saptanmıştır. Şükrü Elçin Mecmua-ı Saz u Söz tıpkıbasımı doğrulama yapılan kaynak olarak kullanılmıştır.

Meslekler güftelerden Haza Mecmua-ı Saz ü Söz’den yola çıkılarak tespit edilmiş, gruplandırılmış ve tanımları hakkında açıklamalar yapılmıştır. Söz konusu meslekler yedi grupta toplanmıştır. Bunlar Osmanlı saray görevlileri (alemdar, bağban, padişah, pâsbân, paşa ve vezir), dini kimlikler (derviş, abdal, aşık, evliya, hacı, hafız, imam, müftü, sufi, zahid, rind, şeyh ve zakir), ünvanlar (ağa, bey, abd, bende, çaker, kul), askeri ve güvenlik ile ilgili meslekler (candar, gazi, kul, mir, reis, serdar, subaşı ve ümera), müzisyenler ve gösteri sanatlar ile ilgili meslekler (avvad, çengi, hanende, sazende, kemani, nefiri, kasebaz, perendebaz, santuri ve tasbaz), esnaf (berber, bezirgan, çulha, kuyumcu, mey-füruş, pir-i mügan), diğer meslekler (asi, cellad, harami, baltacı, külhancı, katip, saki, şair ve tabib)  olarak sayılmıştır.  Bu meslekler güftelerde başlıklarda doğrudan veya benzetmeler için kullanılmıştır. Makalede kimi mesleklerin birden fazla çalışma alanına sahip olduğu belirtilmiştir.

Bu çalışma neticesinde, mesleklerin sıralanması ve tasnifi ile döneme ait kimlikler hakkında bilgi edinilmiş ve yine döneme ait çeşitli meslekler bir tasnif içerinde anlatılmıştır. Mecmua- ı Saz ü Söz’de adı geçen şahıslar, Kâtibi, Kayıkçı Kul Mustafa, Kuloğlu Mustafa, Derviş Ali, Karacaoğlan, Köroğlu, Dertli Ali, Solakzade ya da Derviş Süleyman veya Müfti Behayi Efendi makalede yer almıştır. Araştırma sonucunda Mecmua-ı Saz ü Söz’de yer alan güftelerde adı geçen elli meslek tanımlanmış ve tasvir edilmiştir.

ALİ UFKÎ’NİN MÜZİK YAZISI: MECMUA-İ SAZ U SÖZ VE TURC 292 ESERLERİ ÜZERİNDEN BİR İNCELEME (s. 205- 234)

Makalenin yazarı Hitit Üniversitesi Güzel Sanatlar Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Müzik Bölümü’nden Doç. Dr. Ömer Can Satır’dır. Makalede 17. Yüzyıl Osmanlı / Türk Müziğinin önemli ismi Ali Ufkî’nin müzik yazısı incelenmiştir. Makalede müzik yazısı üzerinden Ali Ufkî’nin Osmanlı/Türk Müziği bakımından önemine dair sözlü geleneğe dayalı müzik kültürünün bu yüzyılda yazılı olarak hem Batı hem de Doğu kültürünün etkisinde ve metnin merkezinde yer aldığı tespitinde bulunulmuştur. Mecmua-ı Saz u Söz’de yer alan tüm yazı ve işaretler dönemin müzik yazısını oluşturan göstergeler olarak incelenmiştir. Bu göstergelerle birlikte Ali Ufkî’nin müzik yazısının Avrupa nota sistemini kullanması ve sözü edilen dinamikler bakımından çağdaşlarından ayrıldığı çalışmada aktarılmıştır. Ayrıca zihin dünyasında Avrupa ve Osmanlı kültürünü birleştirdiği ifade edilen Ali Ufkî’nin Avrupa notası ile dönemin müziğini ilk defa yazıya geçirmiş olmasının Türk Müziği tarihi açısından önemine değinilmiştir. Ali Ufkî’nin Avrupa notası ile kayda aldığı türkü, varsağı, semai, murabba, ilahi, teşbih, peşrev türleriyle oluşan dini ve din dışı müziklerin nasıl yazıldığı sorusuna makalede cevap aranmıştır. Dünya müzik tarihinde seslerin sembollerle ifade edilmesine dair notasyon sistemlerine de makalede yer verilmiştir. Ali Ufkî’nin kullandığı notasyon sisteminin dinamikleri beş maddede düzenlenmiştir. Bunlar dizek ve nota yazım sistemi, notalama işaretleri, anahtarlar, ses değiştirici işaretler ve suslar başlıkları ile tasnif edilmiştir. Ali Ufkî, nota yazım sisteminde yer alan dizeklerde kırmızı renk, notalarda ise siyah renk kullanmıştır. Nota yazım yönü MSS’de sağdan sola, Turc 292 yazmasında ise soldan sağadır. Yazımda Pes ve tiz seslerde ek çizgiler kullanılmıştır. MSS’de çift birlik, birlik, ikilik, dörtlük, sekizlik, Turc 292’de onaltılık nota değerleri kullanılmıştır. MSS’de ölçü çizgisi kullanılmazken, Mezmurlar’da ölçü çizgisinin varlığına işaret edilmiştir.

Makalede, eserlerde donanımın bulunmayışının eserin başında yer alan makam ailesinin bağlı olduğu dizilere göre uyarlamayı kolaylaştırdığı, ölçü çizgilerinin kullanılmayışının ise eserlerin usul yapısına göre tekraren düzenlenebilmesi yönündeki imkanların açıklaması yapılmıştır. Notalama işaretleri zaman ve perde belirten işaretler ve tekrar, dolap, senyö, deyim ve uzatma bağı olarak belirtilmiştir. Anahtarlar bahsinde birinci, ikinci, üçüncü çizgi Do anahtarı, birinci çizgi sol anahtarı kullanıldığı görülmüştür. Ses değiştirici işaretler olarak bemol, ters bemol ve be harfi kullanılmıştır. Dört tip diyez kullanıldığı aktarılmış, iki tanesinin günümüzdeki hali ve ona benzeyen şekillerde diğer ikisinin de notanın altına ve üstüne   konulan / ve // işaretleri biçiminde kullanıldığı, susların iki tipte ikilik ve dörtlük susa karşılık gelecek şekilde uygulandığı belirlenmiştir.

Sonuç bölümünde, Osmanlı Türk Müziği’nin folklorik eserler, dini müzik, çalgısal formlar ve sözlü eserler repertuvarının Avrupa müzik yazısı temelinde kayda alınmış olmasının yanı sıra müzik yazısı olarak Ali Ufkî’nin Avrupa müzik kültürü dinamiklerini söz konusu müziğin karakterine uygun bir şekilde kullandığının tespiti yapılmıştır. Bu  tesbiti tamamlayıcı bir yaklaşımla Avrupa müzik yazısının Osmanlı Türk Müziği kimlik ve karakterine temellük ettiği belirtilmiştir.

ALİ UFKÎ BEY VE MEZMURLARIN KÖKENİ

ALTIN KAFESTEN DÜNYAYA UZANAN EL (s. 235-277)

Makalenin yazarı İstanbul Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müzikoloji ve Müzik Teorisi Doktora Programı öğrencisi Doğuş Çiçek’dir.  Makalenin konusu Ali Ufkî’nin 17. Yüzyıl yazılı müzik kaynaklarını oluşturan ve bilinen üç eserinden biri olan Mezmurlar’dır (diğer ikisi Mecmua- ı Saz u Söz, Turc 292 olarak sayılabilir). Hristiyan inancında Protestan yaklaşımının bir örneği olarak Avrupa’nın Kültürel mirası Cenevre Mezmurları’nın yayınının 16. Yüzyıla tarihlendiğinin bilgisi makalede yer almıştır. Ali Ufkî, Tevrat ve İncil’de bulunan Zebur’un yüz elli ilahi şiirinin on dördünü sağdan sola notalama sistemi ile kayda almış, on beşinci mezmurun portesini hazırlamıştır. Protestanların dini pratiklerinde kullanılan, Ali Ufkî’den bir asır öncesinin besteleri orijinal dili Fransızca olan Mezmurlar, aslına tamamen sadık kalınarak Ali Ufkî tarafından kopya edilmiştir. Makalede Mezmurlar’ın bu tercümesinin Osmanlı topraklarında Hristiyan ve Müslüman tebaa arasında kültürel bir köprü vazifesinde olduğu teşhis edilmiştir. Ayrıca Avrupa notasının kullanılması neticesinde bu işlev ve ilinti pratikler vasıtası ile de yerine getirilmiştir.

Makalede, Cenevre mezmurlarının Fransız Ulusal Kütüphanesi’nde bulunan 1563 edisyonu ile Ali Ufkî’nin Mezmurlar elyazması karşılaştırılarak değerlendirilmiş ve Ali Ufkî’nin el yazmasındaki on dört mezmur notasının orijinali ile aynı olduğunun tespiti yapılmıştır. Makalede ayrıca, mezmurların dini eser tercümesi olmasının yanı sıra dönemde hüküm süren yönetim coğrafyasındaki, sanatsal, dini, politik ve stratejik bağlamına da dikkat çekilmiştir.

Mezmur melodilerinin döneme ait çevirisinde, (kilisede söylenildiği hali yansıtabilmesi bakımından) Osmanlı makam müziğinin usul uygulamaları yerine iki numaralı mezmurda görülebildiği gibi (çeviri prozodisine uygun olabilmesi için) melisma (bir heceye birden fazla nota) kullanılmıştır. Orijinal mezmurlar ile Ali Ufkî’nin on dört çeviri mezmur karşılaştırılması sonucunda 4,6,8,9,10. Mezmurların aynı aralıklarla fakat daha tiz veya pest olarak yeniden yazıldığı, 7. mezmurun 1551 yılı Cenevre baskısı ile aynı olduğunun bilgisi aktarılmıştır.

SONUÇ

17. Yüzyıl Osmanlı/Türk Müziği Ali Ufki Araştırma ve İnceleme Yazıları – 1’de yer alan yedi makale, Ali Ufkî’nin hayatı, eserleri ve onun kimliğine temas eden birbirinden farklı yaklaşımları taşımaktadır. Bu çalışmalarla, el yazmalarında yer alan eserlerin usuller, formlar ve türler bakımından detaylı incelemeleri ve Ali Ufkî’nin sanatsal, dini ve politik bakımdan değerlendirmeleri geniş bir çerçeve ile görünür kılınmıştır. Ali Ufkî’nin dönemin müziksel özellikleri ve onun hayatı merkezinde birbirinden farklı yaklaşımlar ile anlaşılabildiği 17. Yüzyıl Osmanlı Türk Müziği Ali Ufki Araştırma ve İnceleme Yazıları -1 ile halihazırda ve gelecekteki ilintili çalışmalara bilimsel ve sanatsal manada bütünsel bir ilham oluşturulmuştur.