Orçun Güneşer

Çoğumuz hayatımızın en az bir döneminde matematik dersinden nefret etmişizdir. Literatüre ‘Matematik Kaygısı’ ismiyle geçen bu durum, eğitim bilimlerinin 50 yılı aşkın bir süredir üzerinde çalışmakta olduğu bir konu. Ancak çalışma alanımız ne olursa olsun, matematiğe bir noktada ihtiyaç duymamız kaçınılmaz. Müzik de bu durumdan halas değil.

Esasen müzik ile matematik arasındaki yakınlık herkesçe az çok bilinir. Fakat bu münasebetin ne olduğuna, sanat ilminde matematiğin nasıl kullanıldığına ve ne işe yarayacağına sarih bir izah getirildiği pek nadir olduğundan, çokları için ses sistemleri, müzikal aralıklar, frekans, koma vs. kulaktan dolma bilgilerle geçiştirilen muammalardır. Özellikle musiki nazariyatı mevzu bahis olduğunda, icracısından müzikoloğuna kadar tüm müzik çevresinde en temel kavramları dahi açıkça izah edebilen kişi sayısının azlığı, bu alandaki eğitim açığına delalet etmektedir.

Musiki nazariyatı eğitimindeki temel eksikliğin kapanması yönünde çok önemli bir çalışma, Doç. Dr. M. Kemal Karaosmanoğlu tarafından gerçekleştirildi ve İTÜ vakfı yayınlarından “Müzik aritmetiği ve ses sistemleri” adıyla Ekim 2017 tarihinde basıldı. Bir fizikçi ve müzisyen olarak özel bir ilgi duyduğum bu alandaki en son yayın hakkında fikirlerimi ifade etmeye çalışacağım.

“Önce alfabe sonra edebiyat”

Birçok alanda temel bilgiyi hızla geçiştirip “sadede gelme” heyecanının telafi edilemez neticelere vardığını görmekteyiz. Müzik nazariyatını anlamak yolundaki birincil mesele de, onun en temel terim ve enstrümanlarını tanımak ve kullanabilmektir. Kitap boyunca bu hassasiyetin büyük bir titizlikle ele alındığı anlaşılıyor. Hemen her bölümde öncelikle kavramların tarifleri veriliyor ve hesaplamalar basit örneklerle izah ediliyor.

“Alıştırma mükemmel yapar”

Bölümlerin sonunda bulunan alıştırmalar sayesinde bölüm boyunca bahsedilen kavramlar pekişiyor ve hesaplama becerileri kazanılabiliyor. Ayrıca örnek soruların açıklamalı cevapları kitabın arkasında bulunuyor. Bu özelliği ile önsözde belirtildiği gibi, bir ders kitabı olma fonksiyonunu bihakkın yerine getirmiş olurken Ayhan Zeren’in “Müzik fiziği” kitabına hoş bir atıf hissediliyor.

“Efradını cami ağyarını mani olmak”

Malumdur ki her kitap, başı ve sonu olmak hasebiyle sınırlı bilgiyi haizdir.  Anlamlı birliktelik oluşturacak şekilde bir seçki yaparak içerik bütünlüğünü sağlamak sadece meseleye hakim ve duru kalemlerin eseri olabiliyor. “Müzik aritmetiği ve Ses sistemleri” kitabının ismiyle içeriği arasında sadık ilişki kadar önemli olan bir özelliği de batıda ve doğuda, geçmişte ve günümüzde önerilen nazari sistemleri tafsilatlı biçimde ele alarak, geniş bir bilgi kaynağı sunması. Bu sistemlerin matematik özelliklerini (frekans oranlarını, aralıklarını, koma değerlerini, istatistiki bilgilerini) detaylı olarak vermesi fakat sosyolojik, tarihsel yahut sanatsal değerlendirmede bulunmamasının, kitabın sarahatinin başlıca sebebi olduğunu düşünüyorum. İçerisinde onlarca ses sistemi ele alınan kitaptan ana başlıklar şu şekilde sıralanabilir:

  • Temel matematiksel bilgiler
  • Temel fiziksel bilgiler
  • Müzikal aralıklar
  • Ahenk, Akort ve göçürme
  • Notalama
  • Batı müziği ses sistemleri
  • Türk müziği ses sistemleri

“Objektivite ve bilimsellik”

Mevcut ses sistemlerini anlatmak ancak sanatsal açıdan yargılamamak, kitabı çetrefilli tartışmalardan koruyor fakat daha da önemlisi, bilimsellik ve güvenilirlik kazandırıyor. Beğeni yahut yergi ifade edilmeden ses sistemlerinin derç edilmesiyle tarafsız ve öğretici bir bilimsel eser ortaya çıkmış oluyor.

“Eğer basitçe anlatamıyorsan yeterince anlamamışsın demektir”

Müzik çevrelerinde sıklıkla görülen kavram ve terim karmaşaları, Doç. Dr. Kemal Karaosmanoğlu’nun yalın ifadeleriyle çözümleniyor. En basitten en karmaşığa, kavram ve hesapların basit ifadelerle sunulması kitabın pedagojik değerini yükseltiyor. Bu sebeple hem eğitim kurumları için anlamlı hem de bu konuya şahsi merak duyan araştırmacılar için nazariyat meselelerini kolayca anlamalarını sağlayacak ve muamma olmaktan çıkaracak nitelikte bir çalışma.